Karanlıkta aylak aylak dolaşarak aradı bir dostum ışığı Ben evimde sıcak çorbama daldırırken kaşığı Birbirimizi karanlık kamufle etmişti ve durum kötüydü Diğerlerini ışıklar bronzlaştırdı tenler ölüydü Birisi kalbini tamir ettirdikten sonra hiç ağlamadı Diğer dostum son yediği kazıktan sonra hiç konuşmadı Derler ya: "Ağzını bıçak açmadı." Diğer dostum Hakk'a karşı geldi, beli bir daha doğrulmadı Şükür ki hava ılıktı benim günümde Sonunda insafa geldi şu açamadığım son kör düğümde Parmaklarımı dişledim dostumun son hâlini görünce İnsan farklı bir hale giriyor yaşarken ölünce Dinen yağmurdan kalan küçük su birikintilerinden geçerken Yansımalarımı gördüm Bana sarılmak istedi çamurlu görüntüm Tektim ve ürktüm, konuşurken sürçtüm Kalk be ruhum iki büklüm Yarısı zakkumlum yarısı güllüm Kendini bulman için bir rehber gördüm (yeah) Yalnız dilsizdi ve sen onu gayet hor gördün Bir öğün için on ekmek kendine böldün, ben güldüm İşte an geldi, işte o an vazgeçer akrep, durur yelkovan Konuşamadım (what, what?), tutunacak güvenli bi' dal bulamadım Gel insafa, söylenecek sözüm yok Gel insafa, insafa gel! İşte an geldi, işte o an vazgeçer akrep, durur yelkovan Konuşamadım (what, what?), tutunacak güvenli bi' dal bulamadım Gel insafa, söylenecek sözüm yok Gel insafa, insafa gel! Kocaman adam olduğumu düşündügümde aklıma gelir o dört rakam Doğduğum yıldan bu güne geçmiş olan 24'ler, 60'lar 365'ler, 12 ve 52'ler; hayat dramatik bir matematik Verilen müddet kime bilindik (ha)? Yıpratılmış iyi adamlar, yıpranmış saflıklar Tertemizmiş gibi davranmaları, ne yüzle? Yapılacak daha ne var kendini göremeyene, iki gözle? Geçen saniyeler kadar uzak sana evvel zaman Eskiden beri özlediklerinden Ama şu ana dek kavuşamadıklarından direnci kırılan insan Bütün kalplerin dili tek (tek) ve konuştukları aynı lisan Özlemlerle yaşamanın umut hali pek yüksek, özle! Yazılmış tüm kaderler pembe dizi, sabırla seyir eyle Can gözüyle temaşaya dal İşte fırtınalı deryalar, işte yalnız sandal Zamandan dost olur mu (Olmaaz!)? Ardına bakmaz, yürür İlacı olmayanın duyguları en tezinden çürür Bazı anlar bazıları seni senden daha iyi anlar Ama çoğu zaman seni sen gibi anlamayanlar var İşte an geldi, işte o an vazgeçer akrep, durur yelkovan Konuşamadım (what, what?), tutunacak güvenli bi' dal bulamadım Gel insafa, söylenecek sözüm yok Gel insafa, insafa gel! İşte an geldi, işte o an vazgeçer akrep, durur yelkovan Konuşamadım (what, what?), tutunacak güvenli bi' dal bulamadım Gel insafa, söylenecek sözüm yok Gel insafa, insafa gel! Vo-oh Konuşamadım Sagopa Kajmer, 2011, Melankolia İnsafa gel! Gel, insafa gel (gel)! Vo-oh İnsafa gel!